Ne Aramıştınız?

26 Temmuz 2017 Çarşamba

İbn-i Heysem "Çağının Ötesindeki Bilim Adamı"

İbn-i Heysem "Çağının Ötesindeki Bilim Adamı"

İbn-i Heysem 965 yılında Basra’da doğmuştur. Kendisi Batıda “Elhazen” veya “Elhacen” ismiyle bilinir. Alhazen, onun ilk adı olan “El-Hasan”ın Lâtinceye çevrilmiş hâlidir. İbn-i Heysem’in ismi orta çağ metinlerinde ise “Avenetan” veya “Avennathan” diye geçer.
İbn-i Heysem öğrenimine Basra’da başlamış, din ve fen ilimlerini burada öğrenmiştir. Tahsilinin bir kısmını Basra’da tamamladıktan sonra, Bağdat’a geçerek matematik, fizik, astronomi gibi ilimlerde ün yapmıştır. Mısır’da hüküm süren, ilmin hâmîsi olan ve özellikle astronomiye ilgi duyan Şii-Fatimi Devleti hükümdarlarından El-Hakim İbn-i Heysem’i Mısır’a davet etmiştir. Matematik bilgisiyle Nil nehrinin taşmasını önleyerek bir düzene koyacağını düşünmüş,
su kontrolünü sağlayacak hidrolik projesini Fatimi sultanı El-Hakim’e açıklayınca, sultan projenin gerçekleştirilmesi için ona her türlü yardımı yapacağını bildirmiştir. Başka bir rivayete göre halifenin reddettiği söylenir ki bunun yanlış olma ihtimali yüksektir. Çünkü halife ilmi çalışmaları ve araştırmaları seven bir zâttır. İbn-i Heysem yaptığı çalışmalarda Nil nehriyle ilgili hesaplarının tutmadığını gördü. Yanıldığını anladı. Bunun üzerine Fatımi halifesi ona resmi vazifeler verdi. Halife vefat edinceye kadar o bu görevleri sürdürdü. İlim tarihçilerine göre, İbn-i Heysem’in hayatının bu dönemi en verimli ve başarılı devri olmuştur. Halifenin vefatından (1021) ölünceye kadar (1038) kendini ilmi ve edebi çalışmalara vakfetmiştir. İbn-i heysem felsefi görüşlerinden daha çok bir tabiat bilgini olarak karşımıza çıkar.

İbn-i Heysem "Çağının Ötesindeki Bilim Adamı"Kendisi insanların çeşitli inanç ve görüşlerine karşı, gerçeğe az veya çok yaklaşana kadar hep şüpheyle yaklaşmıştır. Ona göre gerçeğe ancak unsurunu hissî ve formunu aklî malzemenin teşkil ettiği “ârâ” yani reyler ile ulaşılır. Böylece mantık süzgecinden geçirilerek idrak edilir. Böyle bir gerçek, felsefi çalışmanın gayesidir. İbn-i Heysem felsefeyi bütün ilimlerin temeli olarak kabul eder. Felsefeyi diğer ilimlerin temeline koyması, doğa ilimlerinde başarılı olmasını sağlamıştır. Onun anlayışına göre, bilim, tam anlamıyla, olgunun bağlı bulunduğu kanunları, gözlem ve deneyin sağladığı ışık altında matematiksel olarak ifade etme etkinliğidir. Bilginin “sağlamlığa” ve “tartışmazlık statüsüne” ulaşmasını ise ancak konunun bir yöntem dahilinde ele alınmasıyla sağlanacağını ve konunun mutlaka olgusal ve matematiksel boyutlarını dikkate almak gerektiğini açıkça vurgulamaktadır. Ünlü yapıtı Kitâb el-Menâzır bu tavra bağlı kalınarak hazırlanmış önemli bir çalışmadır. Burada tümevarım ve tümdengelim akıl yürütme teknikleri çok ciddi ve dikkatli bir biçimde deneysel kanıtlamanın ışığında kullanılmıştır.
Kitâb el-Menâzır ışığın doğası hakkında felsefi bir tez değil, onun özelliklerini matematiksel ve deneysel olarak araştıran bilimsel bir incelemedir. Bu kitabın en belirgin özelliği otoritelere bağlanmadan, tamamen deneysel, matematiksel ve tümevarımsal akıl yöntemleriyle oluşmuş olmasıdır.
Bu yapıt 17. yüzyıla kadar otorite kabul edilmiştir. İbn-i Heysem’in optik tezi üzerine tez koyabilen uzun süre çıkmamıştır. Kitâb el-Menâzır 12. yüzyılın sonu ile 13. yüzyılın başında Latinceye çevrilmiştir. İbn-i Heysem optik alanındaki çalışmalarıyla bu bilimi kökten değiştirmiştir. Geleneksel bilimsel çalışma modeli için çok yeni olan bu yaklaşımının sonucunda, optik konusu, kapsamı, ilkeleri ve kuralları belirlenmiş bir bilim haline gelmiştir. İbn el-Heysem, kendisinden önceki bilgilere dayanarak ve yaptığı yeni deneylerle, ışığın doğrusal yayılımı, gölgelerin özellikleri, karanlık oda, yansıma, kırılma, gökkuşağı ve halenin oluşumu gibi pek çok temel optik olguyu, niceliksel fiziğin bugün yaptığı anlamda matematiğe dayandırarak incelemiş ve yorumlamıştır. Akli ilimlerle uğraşan diğer alimler gibi İbn-i Heysem’de küfr ve zındıklık ile itham edilmiştir. Yahudi bir filozof olan İbn Meymun’un anlattığına göre Heysem’in astronomiye dair eseri Bağdat’ta yakılmıştır. Bu ve buna benzer olaylar sebebiyle onun görüşlerinin çoğunu günümüzde bilemiyoruz. Onun görüşlerini başlıca şu eserlerinden öğrenmekteyiz;

1. Kitâb-Menazir
2. Parabolik Aynalar Üzerine
3. Küresel Aynalar Üzerine
4. Mercekler Üzerine
5. Gökkuşağı ve Hale Üzerine
6. Işık Üzerine
7. Tutulma Üzerine
8. Gölgelerin Nitelikleri
9. Yıldızların Işığı Üzerine
10. Euclid Batlamyus'un Optik Bilgisinin Analizi ettik
11. Archimedes’in Küre ve Silindir’i Üzerine
12. Apollonius’un Conica’sı Üzerine
13. Yakan Küreler Üzerine
Aynı zamanda Kitâb el-Menâzır eseri başta olmak üzere bir çok eseri Latince’ye çevrilmiştir. Batı onun eserlerine ciddi bir şekilde tedkik etmiş ve uygulamaya koymaya çalışmıştır. Fakat ne yazık ki İbn-i Heysem’e karşı aynı hoşgörü doğudan gelmemiştir. Akli ilimlerle iştigal etmesi doğu dünyası tarafından zındık damgası yemesine sebep olmuştur. Hayatını ilime, bilime adayan, Türk'e ve bütün insanlığa büyük katkıları olan, bir çok keşfin ve icadın temel denklem ve kurallarını ortaya koyan büyük Türk ilim, fen adamı İbn-i Heysem'i önce tanımak sonra tanıtmak gereklidir.


İbn-i Heysem "Çağının Ötesindeki Bilim Adamı" 

-Fizik, astronomi, güneş ve ay sistemleriyle ilgili o kadar çok eseri vardır ki, bunların bir kısmından bastırılarak hazırlanan kitaplar Hıristiyan ve Yahudi aleminde ders kitabı olarak okutulmuştur.
Muhtelif ilim dallarında ortaya koyduğu terimler bugün hala kullanılmaktadır. Astronomideki modern başarıların kaynağı, İbn-i Heysem'in parlak görüş ve teorilerinden kaynaklanmaktadır.

Apollo ile Ay'a inen ilk astronotlar, orada gördükleri muhteşem kraterlere önemli adlar verirken, bir tanesini de İbn-i Heysem olarak isimlendirdiler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder